Dünyaya baktığımda diğer sporlar ve müsabaka oyunlarında da dünya ülkeleri her alanda at oynatıyorlar ve çok başarılılar. Bu ülkelere, Afrika'nın ve adı duyulmamış okyanus adalarındaki ülkeler de dahil. Spor ve müsabakaların bir faydası da ülkemizin adının duyurulmasını sağlamak. Ama, ne yazık ki ben sporlarda ve diğer müsabaka oyunlarında, Cumhuriyet tarihi boyunca, yeterince başarılı olduğumuzu söyleyemiyorum. Bunu biraz da yoksulluğumuza bağlıyorum. Gelişmiş zengin ülkelere baktığımızda, onlar bu oyunlarda gelişmekte olan (!) ülkelerden ilerdeler. Ama yalnızca bir alanda değil (örneğin: futbol gibi); Her alanda iyiler... Bence bunun nedeni unlarını elemiş, eleklerini duvara asmış olmaları.. Yani temel problemlerini çözmüş olmaları.. Diğer neden ise bilinçli devlet politikalarının olması.. (Bu politika eski Sosyalist ülkelerde ise bu had safhada!) ve Toplumda da spor bilincinin gelişmiş olması. Bizde ise uçurum gittikçe büyüyor. Bir kesim açlık ve yoksulluk sınırında mücadele ederken, diğer bir kesim hangi jipe binsem, hangi sosyetik mekanlara gitsem derdinde. Demek ki hesapsızca bir gelir söz konusu olmalı ki hesapsızca harcanıyor. Ama o varsıl kesimde de oyun ve sporlarla ilgili bir bilinç gelişmemiş ve yeterince ilgilenilmiyor. Belki seyirci olarak evet.. O konuda dünyada ilk üçe girebiliriz. Sosyetik kesimi, örneğin FB locasından, ayak takımı ise portatif tribünden fanatiklik yapıyor. Futbol konusunda durumumuza diyecek yok; hem teorik ve hem de pratik olarak.. Ama konu diğer sporlara gelince, hep şöyle düşünüyoruz belki: "Yahu çocuğumuz maratoncu olacak ta karni mi doyacak? Hiç olmazsa futbolcu veya basketçi olsun da paraya para demesin! Hem fanatiklik etme sansı da olur!" Haa, fanatiklik ve takım tutmayı yanlış mi görüyorum? Kesinlikle hayır!.. Tam tersine faydası da var. Fanatiklikte aşırıya kaçmamak şartıyla. Aidiyet duygusu hoş bir duygu, mücadele ruhunu besliyor..Yaşama sıkı sıkıya sarılmasını sağlıyor insanin. Satranç konusuna gelince Türkiye’nin durumu yine ayni, belki daha da kötü; Ama satranç olayları medyada yer almadığı ve büyük çoğunluk tarafından takip edilmediği (bilinmediği) için sadece kısıtlı bir camiaca izleniyor. Büyük çoğunluk için satrancı -var-sayamayız (yani: -Yok-sayabiliriz :)). Yeni, son zamanlarda biraz kıpırdanma başladı bu konuda da. Federasyon başkanı biraz aktif ama parasal konuları on plana çok çıkartıyor gibime geliyor. Neyse konumuz farklı idi; Belli bir ilerleme var satranç konusunda da; Örneğin 2000 Satranç olimpiyatının Türkiye’de düzenlenmesi bence büyük bir olay. Son zamanlardaki okullara yönelik eğitim seferberliği, Birçok uluslararası turnuvanın Türkiye’de düzenlenmesi,senelerce (1970'li yıllardan beri) 2 Uluslararası ustası (Biri de vefat etti: Rahmetli Nevzat Süer) olan Türkiye'nin su an 2 Büyük usta (GM) (biri ithal de olsa) ve 12 Uluslararası usta (IM) sayısına ulaşması elbette küçümsenmemeli..Velhasıl dostlarım, biraz ilgi alanlarımızın dışına da çıkalım ara sıra derim ben.. En azından başka neler varmış dünyada diye de merak edelim ara sıra.. Buna ben de dahilim bu satranç deliliğinden başka alanlara da kaydırmalıyım nazarimi... Çocuklarımızı yönlendirelim (buna ben de dahilim). Dünyada yalnızca Futbol yok spor olarak..Örneğin maraton fanatiği olalım.. Her şeye "Bize ne kazandıracak?" gözüyle bakmayalım.. Bazen hiçbir işe yaramayan, hiçbir şey de kazandırmayan uğraşıların da bilinmeyen faydaları olabilir.. Ez cümle, ilgi alanlarımızı genişletelim derim ben...
Sağlıcakla kalın
Murat Nemutlu
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder