Satranç bilim, sanat ve
sporla ilişkili bir oyun. Lakin, satrancın bunlardan hangisine bağlanacağı
hususu 2. Dünya Savaşı’ndan sonra belirginleşti. Sporu bir tanıtım aracı olarak
kullanan eski Sovyetler Birliği’nde konu Spor Bakanlığı’na bağlandı, Fizikultura
yani beden eğitimi fakültesinde satranç bölümü açıldı ve şimdi ismi değişen
ülkelerde de bugüne dek hizmet vermekte. Fakat satrancın spor olarak
addedilmesiyle satranç aslında değerinden kaybetmiş oldu. Bilgisayar öncesi
devirde, bir akademisyenden çok daha fazla çalışarak alınan ve her gün, her
turnuvada tekrar tekrar ispat edilmesi gereken unvanlar, satrancın bilimsel
tarafıyla ilişkiyi pekiştirmekte. Herhalde dünyada hiçbir dalda bu kadar çok
taktik ve strateji bilmeniz veya öğrenmeniz gerekmez. Bilgisayar diğer tüm
alanlarda olduğu gibi sadece işlemi hızlandırdı. Asıl nokta Botvinnik’le
başlayan 2. Dünya Savaşı sonrası Şampiyonların resimlerinden göreceğiniz üzere
sportif elementin, satranççıların vücut yapılarını değiştirmesiydi. Steinitz, Lasker,
Capablanca ve Alekhin, entelektüel bir masa başı oyununa ait şahsiyetlerken,
değişen zaman kontrolü ve ağırlaşan fiziksel şartlar 1946 sonrası sporcu
görünümündeki satranççıları getirdi.
Satranca vurulacak en büyük
darbe zaten spor addedilmeye başlandığında diğer iki konuyla bağından ötürü bir
şeyler yitirmişken, bir de beyin sporu, zihin sporu gibi, hiçbir manası olmayan
tariflerin altına sokmak. Bir satranç partisi esnasında haliyle tüm organizma
çalıştığından, vücut olaya yönelmekte ve içerde neorotransmitterlar başta olmak
üzere, kimyasal düzeyde değişimler ortaya çıkmakta. Satrancı spor olarak
addedmekte geciken zamanın Batı Almanyası’nda Büyük Usta Dr. Helmut Pfleger’in
bu konuda yapmış olduğu deneyler satrancın sportif tarafını kanıtlayınca, Alman
Satranç Federasyonu Spor Bakanlığı’na bağlandı ve Satranç Bundesligası kuruldu.
Karpov – Kasparov maçlarının ilkinde Karpov’un tam 17 kg kaybetmesi
argümanımızın en acı örneklerinden biridir. Eğer satranç spor olmasaydı, bu kez
satrançtaki kadın-erkek performans farkını, erkekler kadınlardan daha zekidir
neticesine vararak belirlemek zorunda kalacaktık! Son senelerde üstün yetenekli
oyuncuların 13-14 yaş aralığında Büyük Usta unvanı alabilmeleri, dünya
şampiyonluğu yaşının her dem 25’in etrafında olması, argümanı destekleyen başka
kanıtlar. 5-6 saatlik uzun oyun süresi, 9-10 gün bunun turnuva ve maçlarda
tekrarlanır olması satrancı aslında ağır bir spor haline getirmekte. Fiziksel
yapı ve güç yarışma öncesi üzerinde durulması gereken konulardan en önemlileri
arasına çok uzun süredir girmiş durumda. Bu yüzden ağzında puroyla kapalı bir
ortamda resmedilen Lasker, yerini devamlı spor alanlarında fotoğraf veren
Carlsen’e bırakmış oldu.
GM Suat Atalık
* 2014 Yılında Cumhuriyet
gazetesi dergisinde GM Suat Atalık’ın köşesinde yayımlanan bu yazıyı Sayın
Atalık’ın alicenaplığına sığınarak blogumda yayımlıyorum. İlginin dağılmaması
için orijinal yazıdaki Atalık-Marjanoviç partisi buraya alınmadı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder